Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

'Hakim' değil, 'Şahid'iz.

Yazıya kendi nefsime hitap ettiğimi belirterek başlıyorum. Soruyorum ey nefs: yanlışı, yanlış yapanı gördüğünde ne yapıyorsun sen? Kınıyorsun değil mi hemen? Hiç sorguluyor musun, hiç soruyor musun kendine, bu neden oluyor ya da ben bu durumu nasıl değiştirebilirim, elimden bir şey gelir mi diye? Yok... Bu zor geliyor nedense sana, uslanmaz nefse... Peki biz ne yapıyoruz? Yanlışı yanlışla taçlandırıyoruz. Kolaya kaçıyoruz. "Aman şuna bak ne yapıyor" diyoruz, o'cu, bu'cu, şu'cu diyoruz. "Hiç yakışmadı ona" diyoruz. Hemen başlıyoruz yargılamaya, etiketlemeye. Oysa bilmemiz gerek ki biz nasıl insansak karşımızdaki de insan! Beşerdir şaşar... İdrak etmeliyiz bunu artık. Peşin hükümlerden kaçınmalıyız. Hem ne hakla bu kadar kolay yargıda bulunabiliyoruz? Ne'yiz, kimiz düşündünüz mü hiç? Kendimizi neden sürekli hakim sanıyoruz? Üstelik sadece "şahid"ken... Öyle ya, ne diyorduk kelime-i şehadette? "Şahidlik ederim!" Alemlere Rahmet (S.a

Başkalaştırılmış 'Mevlana' Algısı.

Resim
Herkesin kendi kafasında farklı oluşumlarla desteklediği bir Mevlana'sı var. Kimi sırf ney'le bütünleştirir, kimi vecd halindeki sema'sıyla. Kimi de içindeki hakikatleri soyutlayarak Mesnevi'siyle bütünleştirir onu. Oysa Mevlana Celâleddin er-Rumi, hakikatte şeriâtı(Allah'ın yolunu), sünneti seniyyeyi, tarikatı, tasavvuf adabını esas alır ve hatta, Mesnevi'si için bizzat kendisi şöyle buyurur: "Bizim Mesnevimiz vahdet dükkanıdır, onda Allah'tan başka ne görürsen bil ki o puttur." Bize, onu anlamamız için bir esas ortaya koyar: Tevhid kaidesinin dışına çıkmaması. Ve ekler: "Bizârem ezu ve zân sühun bizârem." "Mesnevi, mısra mısra Kuran-ı Hakim'i anlatır, ben de Kuran'ın kölesiyim. Hz. Muhammed'in yolcusuyum. Kim benden, bundan başkasını naklederse ya da bana isnat ederse, ondan bizârım(beriyim)." İşte Mevlana'yı anlamada esas ölçümüz bu olmalıdır. Mevlana, insanı ney'e benzetir. Bir ustanın elinde delinen son