Kur'an-ı Kerim Hayatımızın Neresinde Yer Alıyor?

Kur'an-ı Kerim, kitabımız, yegane hazinemiz... Arafat'ta, veda hutbesinde, "Size sarıldığınız müddetçe asla sapmayacağınız iki ağır emanet bırakıyorum. Onlardan biri Allah'ın kitabı, diğeri ise benim sünnetimdir." buyuruyordu Peygamberimiz.(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
Ne kadar sarılırsak o kadar güçleneceğimiz, manevi güç vesilemiz, ilmimiz, yolumuz, hayatımız, derdimize devamız, velhasıl aradığımız her cevabı içinde barındıran mucize kitap. Ve öyle ki düğün merasimlerinde, cenazelerde, kabir başlarında okunmaktan ziyade her yer için bilinmesi, okunması lüzumlu değerde olan ve hayata tatbik gerektiren kitap: Kuranı Mecid. Bu değerler, azımsanarak küçültülmemeli hayatlarımızda. Bizler Kur'anı her an kurtarıcımız olarak görmeli, okumayı öğrenmeli, anlayarak okumaya bilhassa önem göstermeliyiz. Kur'an, raflarda tozlanmamalı. İçerisinde bulunan her bir ayete ayrı merak uyanmalı içimizde. "Bu kitap tüm insanlığa gönderildi" derken, ''Rabbimiz bize ne buyuruyor, bizden ne istiyor?" diye sormayı, aldığımız cevapları hayata uygulama kısmında gecikmemeyi öğrenmeliyiz. Zira: "Erteleyenler helak oldu." buyurmuştu Kainatın Efendisi. Şimdi biz, son vahyin ahir zaman muhattapları, düşünelim Kur'an-ı Kerim bizim hayatımızın neresinde yer alıyor? Tozlu raflarımızda mı, yaşadığımız her an'da mı?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Nimetinin Şükrünü Yerine Getirebilmek

'Hakim' değil, 'Şahid'iz.

Tesettür 'Gizlenmek' İçindir; Nazarları Çekmek İçin Değil