İslam'ı Tebliğde Temel Esaslarımız

İslam'ı tebliğ, ilk insan ve Peygamber Hz. Adem(As.)'den Hz.Peygamber(S.a.v)e kadar vuku bulmuş ve kıyamete kadar devam edecek olan Hak dine davettir. En hayırlı ümmet olan bizlere miras kalmış hayat gayemizdir. Allah, Kur'anda Müslümanları "Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Marufu(iyiliği) emreder, münkerden(kötülükten) sakındırır ve Allah'a iman edersiniz."( Ali İmran, 110) buyurarak niteler.
Hayırlı ümmetin hayrı da ancak davete icabet etmek ve o daveti yaymakla vuku bulur.
Kur'ana göre tebliğ, yaratılış sebebimizdir: "Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." Zariyat, 56

Hayatımızdaki öncelikli amacımız, Allah'ı bilmek, dinini tanımak ve insanları İslam'a davet etmek ve İslam'ı tebliğ etmektir. Tebliğ, peki ama bu nasıl bir tebliğ olmalıdır? Özellikle bugünlerde sosyal medya aracılığıyla sayısı artan, birçoğunun amacının dışına hizmet ettiği ''tebliğ sayfaları'' nı ve açtıkları yıkımları göz önünde bulundurursak yapacağımız tebliğde temel kaideleri göz ardı etmememiz artık daha da önem taşımaktadır.
Tebliğ: insanlara İslam'ı anlatalım derken İslam'dan taviz vermeden, İslam'a ısındıralım derken İslam'dan soğutmadan yapılan bir tebliğ olmalıdır ki maksat hasıl olsun.
Yapılan iyiliğin, aksine kötü sonuçlar doğurmaması adına her davetçinin(yani aslında her Müslüman'ın) bilmesi lüzumlu gelen bazı temel esaslar vardır. Bunlardan bazılarına değinirsek:

🌹Davetçi evvela ihlaslı olmalı, attığı her adımda yalnız Allah'ın rızasını gözetmelidir.
🌹Hedefler önceden belirlenmeli, neye hizmet ettiğini unutmadan bilinçli hareket etmelidir.
🌹Hitap edeceği toplumu, özelliklerini, bireyleri iyi analiz etmeli, hitap ederken bunları göz önünde bulundurmalıdır.

🌹Davetçi, bizzat kendisi ilim yolunda ve hizmetinde olmalı, insanları kendinin de içinde bulunduğu güller bahçesine samimiyetle davet etmelidir.
🌹Her durumda Allah'ın rahmetine sığınılmalı, atılan her adımın ancak Allah'ın inayetiyle olduğu unutulmamalıdır.
🌹Kendini mükemmel, hatasız görmemeli; hatadan münezzeh olan yegane Zat'ın Allah olduğunu bilerek mütevazılığını devam ettirmelidir.
🌹Kur'an ve Sünnet yolundan ayrılmamalı, bunları kendine rehber edinmeli ve her aşamada bu kaynaklara başvurmalıdır.
🌹Aşırıya kaçıp mükemmeli arzulamamalı, her bireye özelliklerine göre farklı, gücü nispetince muamele etmeli ve öyle beklentiye girmelidir. Hatta hiç beklentiye girmemek en doğrusudur.
🌹İnsanlara şefkatli olmalı, yumuşak konuşmalı, anlayışla hareket etmeli, Firavun'la konuşmaya giden Hz.Musa'ya ''yumuşak ol'' buyuran Allah'ın kelamını daima hatırında bulundurmalıdır.
🌹Her davetçinin örnek bir şahsiyet olduğunu unutmamalı, ibadetlerinde hassas davranmalı, gevşeklik göstermemelidir. Unutmamalıdır ki tebliğ sadece sözle değil; en çok ''beden dili''yle gerçekleşir.

🌹Eşrefi mahlukat olan her insana insan olduğu için değer vermeli, bu değeri onlara hissettirmelidir.
🌹Yerine ve zamanına göre müjdeleyerek davet etmeli, yerine ve zamanına göre de korkutmalı, ancak bu korkutmada da Kur'an ve Sünnet dışına çıkmayarak ölçülü olmalıdır.
🌹Zaman ve mekanı uygun kullanmalı, doğru zamanda doğru dil kuralına riayet ederek sarf ettiği her cümleyi titizlikle kullanmalıdır.
🌹Yaptığı her tebliğ vazifesinden sonra, sabırla hidayet için duada devam etmeli, aceleci davranmaktan Allah'a sığınmalıdır.
🌹Hiçbir koşulda ve hangi zamanda, mecrada olursa olsun İslam'dan taviz verilmemeli, İslam'ın şahıslara değil; şahısların İslam'a ihtiyacının olunduğu unutulmamalıdır.
Rabbim dinine layığıyla hizmet edebilmeyi nasip etsin. Amin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çocuk Nimetinin Şükrünü Yerine Getirebilmek

'Hakim' değil, 'Şahid'iz.

Tesettür 'Gizlenmek' İçindir; Nazarları Çekmek İçin Değil